Her insan, ömrünün üçte birini uyuyarak geçirir.
Her gün yaşadığımız ve gerçekte büyük bir mucize olan uyku genellikle
bilinenin aksine tüm vücut sistemlerinin pasifleştiği bir dinlenme
süresi değildir. Çünkü uyku esnasında vücut aktif bir yenilenme sürecine
girer. Şimdi uykuda insan vücudunun nasıl bir yenilenme sürecinde
olduğuna göz atalım.
Uyku insan hayatının vazgeçilmez ihtiyaçları arasında yer alır. Vücudumuzun suya, oksijene ve gıdalara ihtiyacı olduğu ölçüde uykuya da ihtiyacı vardır. Hayatımızın yaklaşık 1/3′ü uykuda geçtiğinden, dengeli bir hayat sürmek için dinlendirici uyku hayati bir önem taşır. Uyku, pasif bir dinlenme hali değildir. Uyku esnasında gün boyunca zihni meşgul eden aktiviteler, gerginlikler ve hafızaya alınan bilgiler adeta bir bilgisayarın belleğinin ayıklanması gibi ayıklanır. Uykuda hormon düzeyi dengelenir, sindirim sistemi çalışır, bağışıklık sistemi devreye girer, deri yeniden yapılandırılır. Hücre bölünmesi uykuda yoğun bir şekilde devam eder.
Uyku insan hayatının vazgeçilmez ihtiyaçları arasında yer alır. Vücudumuzun suya, oksijene ve gıdalara ihtiyacı olduğu ölçüde uykuya da ihtiyacı vardır. Hayatımızın yaklaşık 1/3′ü uykuda geçtiğinden, dengeli bir hayat sürmek için dinlendirici uyku hayati bir önem taşır. Uyku, pasif bir dinlenme hali değildir. Uyku esnasında gün boyunca zihni meşgul eden aktiviteler, gerginlikler ve hafızaya alınan bilgiler adeta bir bilgisayarın belleğinin ayıklanması gibi ayıklanır. Uykuda hormon düzeyi dengelenir, sindirim sistemi çalışır, bağışıklık sistemi devreye girer, deri yeniden yapılandırılır. Hücre bölünmesi uykuda yoğun bir şekilde devam eder.

NE ZAMAN NE KADAR UYUMALIYIZ?
Günlük uyku süresi kişiye ve yaşa bağlı olarak değişir. Genellikle yaş
ilerledikçe uyuma süresi azalmaktadır. Ancak günlük ortalama 6 ila 8
saat arası uyku bir yetişkin için yeterlidir. Sık sık yeterince derin
uyku uyuyamayan kişiler, hastalıklara karşı daha dayanıksız
olmaktadırlar. Böyle durumlarda vücudun ritmi kontrolden çıkar. Bu
dengesizlik cilde yansır: cilt kurur, pul pul kalkar, çatlar, hücre
bölünmesi düzenli gerçekleşemediği için cilt giderek incelir. Kuru cilt
daha da kururken, pürüzlü cilt de iyice bozulur.
Uzmanlar uyku zamanı olarak ise en ideal olan vaktin gece uykusu
olduğunu belirtmektedirler. Her türlü uyku bozukluğunda dahi gündüz
uykusu ile takviye yapmayı tavsiye etmemekte, gece uyumanın önemi
üzerinde durmaktadırlar. Ancak hücre yenilenmesi ve hormonal
reaksiyonlar sadece geceleri meydana geldiği için, bilinenin aksine öğle
uykusunun büyük bir katkısı yoktur. Çünkü beynimizin salgıladığı
melatonin hormonu hava karardıktan sonra üretilir. Cildin yenilenme
işlemini işte bu hormon başlatır. Nitekim Rabbimiz olan Yüce Allah
Kuran’da bu duruma şöyle dikkat çekmiştir:“O, geceyi sizin için bir elbise, uykuyu bir dinlenme ve gündüzü de yayılıp-çalışma (zamanı) kılandır.” (Furkan Suresi, 47)
UYKUSUZLUK
Vücudumuzda günlük uyku-uyanıklık döngüsünü kontrol eden
bir mekanizma vardır. Sirkadyen ritim adı verilen bu mekanizma vücutta
bulunan ve yaklaşık 24 saatlik dilime göre ayarlı olan biyolojik saat
tarafından kontrol edilir. Genel olarak çevresel ve içten gelen etkenler
nedeniyle bu ritim bozularak uykusuzluk baş gösterir. Bunun yanı sıra;
düzensiz uyku alışkanlıkları, psikolojik nedenler, nörolojik
rahatsızlıklar, hormonal bozukluklar, fizyolojik ve kalıtsal faktörler
de uykusuzluğa sebep olabilir. Uykusuzluk, diğer adıyla “insomnia”
ağrıdan sonra toplumda en çok bildirilen ikinci şikayettir. Amerikan
toplumunda bu rahatsızlık; tıbbi gider, kaza kayıpları, işe gelmeme
kaybı ve üretimde düşme zararları olarak yılda yaklaşık 100 milyar dolar
kayba neden olmaktadır.

Uyku bozukluğu denince en sık karşılaşılan durumlar; uyuyamama, uykuya
dalamama, uyku bölünmesi ya da sabah erken bir saatte uyanıp tekrar
dalamama olarak özetlenebilir. Ancak fazla uyuma ya da yastığı görür
görmez uykuya dalma da bir tür uyku bozukluğudur. Uykusuzluğun en sık
görülen tipi psikofizyolojik olanıdır. Bütün uyku hastalıklarının bir
belirtisi olarak ortaya çıkabilir. Ayrıca dahili, psikiyatrik ve
ilaçlarla bağlantılı bir durum da olabilir.
Psikofizyolojik uykusuzluk tipik olarak stres gibi
faktörler devrede iken oluşur. Psikofizyolojik uykusuzlukta bütün dikkat
uyuyamama üzerinde toplanır. İdiopatik uykusuzluk durumu ise kronik ve
ciddi bir uyuyamama ve uykuyu devam ettirememe halidir. Yatağa gidince
uykuya dalma süresi çok uzun olabilir ve uyku uyanmalarla
parçalanmıştır.
Buna sebep olan nörolojik bozukluk hafif ile şiddetli
derecelerde olduğu gibi uyuyamama da hafif veya ağır ve hatta dayanılmaz
olabilir. Bu tür uykusuzlukta psikolojik fonksiyonlar dikkati çekecek
şekilde normaldir. İleri vakalarda hastalar iş yapamaz hale gelirler.
Bunun yanı sıra; uyurgezerlik, uykuda korku gibi uyku bozuklukları da
yaygın olarak görülür.
Uykusuzluk çok sık görülen ve tedavi edilebilen bir rahatsızlıktır.
Tedavi edilmeyince, önemli hastalıklara ve hatta ölüme yol açabilir,
depresyonun gelişmesinde bir risk faktörü olabilir.Narkolepsi ve Toplum Sağlığı”Allah, ölecekleri zaman canlarını alır; ölmeyeni de uykusunda (bir tür ölüme sokar). Böylece, kendisi hakkında ölüm kararı verilmiş olanı(n ruhunu) tutar, öbürüsünü ise adı konulmuş bir ecele kadar salıverir. Şüphesiz bunda, düşünebilen bir kavim için gerçekten ayetler vardır.” (Zümer Suresi, 42)
APNE HALİ VE UYKUDA RUHUN ALINMASI
Uykuda soluk kesilmesi olarak tarif edilen apne, yaşamı
tehdit edebilecek uzun vadeli ciddi sağlık sorunlarına sebep olmaktadır.
İlk kez 1965 yılında tanı konulan apne kelime olarak Yunancada ‘soluk
arzusu’ anlamına gelmektedir. İki tür uyku apnesi tanımlanır; birinde
beyin soluk alma kaslarına solunumu başlatan doğru sinyalleri
gönderemez, diğerinde ise hava solunum yollarında tıkanır. Apne
sırasında soluk almak için aşırı bir çaba harcandığı için damarlar ve
kalp bir dirence karşı çalışır. O sırada kandaki oksijen yoğunluğu
azalır. Kalpte de birtakım ritim bozuklukları baş gösterir. Uykuda ani
ölümler en başta sayabileceğimiz, hipertansiyon, kalp hastalıkları,
enfaktüs ve inmeler uzun dönemde sebep olabileceği rahatsızlıklardır.

Görüldüğü gibi uyku esnasında insan yaşamı birçok
tehditle karşı karşıyadır. O halde her sabah sağlıklı bir şekilde
uykudan uyanmak şükredilmesi gereken mucizevi bir durumdur. Uyku süresi
boyunca insan, bilincini ve dışarıyı algılama yeteneklerini kısmen
yitirir. “Ölüm benzeri” olarak belirtilen uykudan şuurlu ve bir gün
önceki haline kavuşmuş bir şekilde uyanmak, kusursuz bir şekilde
görebilmek, duymak ve hissetmek, üzerinde düşünülmesi gereken mucizevi
olaylardır. Gece uyumak için yatağına yatan insan bu eşsiz nimetlerin
sabah kendisine yeniden verileceğinden emin olamaz. Ayrıca insan
herhangi bir felaketle karşılaşmadan veya sağlık sorunu olmaksızın
uyanacağından da asla emin olamaz.
www.maddedekimuhtesemilim.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder